Kongo Cumhuriyeti’nde, ülkenin en büyük göllerinden birinin üzerinde meydana gelen tekne yangını, uluslararası medya ve kamuoyunu derinden sarstı. 148 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan bu trajik olay, bölgedeki su güvenliği sorunlarını bir kez daha gündeme getirdi. Kongo’nun tarihe gömülen bu faciası, sadece bir kaza mı, yoksa daha derin sorunların belirtisi mi? Bu sorunun yanıtı, olayın aydınlatılmasıyla birlikte ortaya çıkabilir.
24 Ekim 2023 sabahı, Kongo'nun en büyük göllerinden biri olan Tanganika Gölü'nde bir yolcu teknesi alev aldı. Olay sırasında teknede bulunan 200’den fazla yolcudan 148'inin hayatını kaybettiği bildirildi. Yangının çıkış sebebi henüz tam olarak belirlenemediyse de, yetkililer teknedeki aşırı kalabalığın ve güvenlik standartlarının ihlal edildiğinin altını çizdi. Bazı tanıklar, yangının teknedeki bir elektrik arızasından kaynaklandığını öne sürerken, diğerleri ise teknenin aşırı yüklenmiş olabileceğini ifade etti.
Kaza anında teknede çok sayıda çocuk ve kadın olduğu belirtildi. Felaketten sağ kurtulanlar, dehşet dolu anları ve kurtulma çabalarını anlattılar. Kimi yolcular, teknenin alevler içinde kaldığını ve paniğin sardığı kalabalıkta boğulma tehlikesi atlattıklarını belirtti. Sağ kurtulanlardan biri, “Her yerden duman çıkıyordu, insanlar çığlık atıyordu. Teknenin yanmaya başlamasıyla birlikte herkes kaçmaya çalıştı ama suya atlamanın korkusunu da yaşıyorduk. O an hayatımın en zor anıydı” sözleriyle yaşadıklarını aktardı.
Kongo, nehirler ve göllerle dolu bir ülkedir ve bu su yolları üzerinden yapılan ulaşım, toplum için hayati önem taşımaktadır. Ancak, bu ulaşım ağının güvenliği sıkça tartışma konusu olmaktadır. Düşük güvenlik standartları, yetersiz denetimler ve kötü bakım koşulları gibi sorunlar, böyle trajik olayların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Uluslararası gözlemciler, bu kazanın ardından Kongo hükümetine su ulaşımıyla ilgili düzenlemelerin artırılması çağrısında bulundu. Mümkün olan en kısa sürede, tekne güvenliğinin artırılması için yeni yasaların uygulanması gerektiği vurgulanıyor.
Konu hakkında açıklama yapan Kongo Ulaştırma Bakanı, “Bu acı olayın asla yaşanmaması için var gücümüzle çalışacağız. Su ulaşımını daha güvenli hale getirmek amacıyla gerekli adımları atacağız” ifadelerini kullandı. Ancak geçmişte benzer bir çok kaza yaşanmış olmasına rağmen, kalıcı çözümler geliştirilmediği için halk arasında güven kaybı oluştu. Kamuoyunun, bu olayın ardından hükümetin atacağı adımları dikkatle izlemesi bekleniyor.
Olayın ardından Kongo hükümeti, kurbanların ailelerine yardımcı olmak ve sosyal hizmetler sağlamak amacıyla çalışmalar başlattı. Birçok insan, kaybettikleri sevdikleri için yas tutarken, hayatta kalanlar ise travmanın etkisinden kurtulmaya çalışıyorlar. Toplumsal dayanışmanın ön planda olduğu bu dönemde, sivil toplum kuruluşları da hayatını kaybedenlerin anısına yardım kampanyaları düzenleme yoluna gitti.
Kongo'daki bu trajik olay, güvenliğin sağlanmasının yanı sıra, toplumun nasıl etkiler altında kaldığını da gözler önüne seriyor. İnsanlar bir araya gelerek, kaybedilenlerin anısını yaşatmaya ve gelecek nesillerin benzer acılardan korunmasını sağlamaya çalışıyor. Kongo halkı, bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması için daha güçlü bir ses çıkarmak adına birlik olmalı ve hükümetten hesap sorulması gerektiğini ifade ediyor.
Sonuç olarak, Kongo’daki tekne faciası, sadece bir taşıma aracındaki yangın değil, aynı zamanda ülkedeki kamu güvenliği anlayışının sorgulanmasına neden olan bir simge oldu. Umut ediyoruz ki, bu trajedi, gelecekteki önlemler ve düzenlemeler için bir dönüm noktası olur. Kongo halkı, yaşanan bu acıyı sona erdirmek ve benzer olayların bir daha yaşanmaması için seslerini yükseltmeli ve adım atmalıdır.