Geçtiğimiz günlerde İstanbul'un Silivri ilçesi, bir kez daha yer sarsıntısı ile sarsıldı. Son yaşanan deprem, bölgedeki sismik aktivitenin artmasıyla birlikte, hem vatandaşları hem de uzmanları tedirgin etti. Deprem anında vatandaşlar, paniğe kapılmadan evlerinin güvenliğini gözetmeye çalışırken, önemli bilim insanları da bu olayın arka planındaki riskleri değerlendirmeye başladı. İstanbul'un tarihi boyunca birçok kez depremlerle karşılaştığı bilinse de, son dönemdeki artış, meydana gelen sarsıntılardan dolayı endişeleri daha da artırdı.
Silivri'deki son deprem, yerel saatle 20:30 civarında 4.5 büyüklüğünde kaydedildi. Depremin derinliği ve saati, uzmanlar tarafından dikkatle analiz edildi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, bu durumu değerlendirirken, bölgedeki riskin çok ciddiye alınması gerektiğini vurguladı. Görür, “Deprem, beklenmeyen bir anda gerçekleşebiliyor, özellikle de bu gibi fay hatları üzerinde. Silivri, Kuzey Anadolu Fay Hattı'na çok yakın bir bölge ve bu nedenle sürekli olarak sismik aktiviteleri takip etmek zorundayız,” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Ayrıca, deprem sonrası yapılan incelemelerde, bölgedeki yapıların güvenliğini artırmak amacıyla gerek yerel yönetimlerin gerekse devletin atması gereken adımların aciliyetine dikkat çekildi. Silivri’deki binaların çoğunun depreme dayanıklı olmadığı konusundaki endişeler, sarsıntının ardından bir kez daha gündeme geldi. Uzmanlar, güçlü bir depremin gerçekleşmesi durumunda on binlerce insanın risk altında olabileceğini belirtiyor.
Naci Görür'ün yaptığı açıklamalar, yalnızca deprem bilinci değil, aynı zamanda toplumsal gelişim için de önemli adımlar atılmasını gerektirdiği konusunda kamuoyunu bilgilendirdi. Görür, İstanbul için oluşturulan acil durum planlarının yetersiz olduğuna dikkat çekerek, “Bizim acilen deprem tatbikatları yapmamız, bina güvenliğini gözden geçirmemiz ve halkı bilinçlendirmemiz gerekiyor. Jandarma ve yerel yönetimlerle iş birliği yaparak, meslek gruplarının ve halkın bu konuda daha eğitimli hale gelmesi sağlanmalı,” ifadelerini kullandı.
Söz konusu depremler, Silivri'nin jeolojik yapısının yanı sıra, İstanbul genelindeki riskleri artırmada önemli bir faktör. Yerel yönetimler, bu tür durumların sıkça yaşanması halinde, acil eylem planlarının devreye sokulması gerektiği üzerine çalışmalar yapıyor. Bunun yanı sıra, halkın bilinçlendirilmesi, afet döneminde yapılması gereken hazırlıkların anlatılması ve pratik eğitimin önemi bir kez daha gündeme geldi.
Sonuç olarak, Silivri'deki son sarsıntılar, İstanbul'un deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Tüm bu gelişmeler, İstanbul'un büyük bir deprem riski taşıdığı gerçeğini değiştirmiyor. Naci Görür gibi uzmanların değerlendirmeleri, toplumda farkındalık oluşturmanın tetikleyicisi olabileceği gibi, aynı zamanda şehir yönetimlerine de çözüm yolları sunma konusunda önemli bir katkı sağlıyor.
Unutmayalım ki, deprem gerçeğiyle yüzleşerek, önlem almak, yaşamsal bir zorunluluktur. Yeterli önlemler alındığında, olası felaketlerin sonuçları en aza indirilebilir ve toplum olarak bu zorlu süreçleri daha az hasarla atlatmamız mümkün olabilir. Şimdi, bu uyarıları dikkate alarak harekete geçme zamanı.